Türkiye Toplum Hizmetleri Vakfı | TOVAK
01 Nisan 2011
Okuyun, bakalım Füsun Hanım'la aynı duyguyu paylaşacak mısınız:
" Ben köy öğretmeniyim. Benim çiçeklerim çamurda açar, karda açar, zorda açarlar onlar.O yüzden çatlaktır elleri,o yüzden gözyaşları iz yapar yanaklarında.Kökleriyle öyle sıkı tutunmuşlardır ki hayata hiçbir engel tanımazlar onlar. Abisinden kalma eşofman üstündeki yırtığa "Ben onu asmak için yırttım öğretmenim" dese de biri, bir diğeri annesinin çuvaldızla diktiği ayakkabısının dikişlerini saklamaya çalışsa da bunlar önemli değildir onlar için aslında.
Çünkü hepsinin bir amacı vardır.Bunca zorluğa, bunca imkansızlığa rağmen asla vazgeçmezler onlar.Büyüyünce ne olacaksın dediğim zaman gözleri ışıldar her birinin. Hepsinin gözlerinde derin bir mavi vardır. Tarih 20 Ağustos 2010.Kargacı İlköğretim Okulu'nda göreve başladığım ilk gün.Karşımda yılların acımasızlığına boyun eğmiş,duvarlarının sıvası dökülmüş, boyası solmuş bir okul duruyordu.O an içim burkulmuştu.Bu böyle olmazdı,olmamalıydı…. Zaman çok kısıtlıydı. Okulların açılmasına az bir zaman vardı ve az zamanda çok işler başarmak zorundaydım. İlk önce boyayla başlamaya karar verdim. Karar vermiştim vermesine ama elimde ne boya vardı, ne rulo, ne fırça, ne de para.
Başladım esnaf kardeşleri gezmeye.Kiminin yanından elim dolu çıktım kimininkinden gözüm dolu. Biraz onlardan biraz benden derken nihayet okulu boyatacak kadar boyamız olmuştu.Olmuştu ama nasıl boyatacaktım.Bir ara kendim boyayım dedim ama bunca yükün altından kalkamazdım.Zorluklar hep birbirini takip ediyordu. Ama yeter ki iyi niyetli düşünsün insan.Umutların tükendiği son noktada yeni bir kapı aralanıyor mutlaka.Bir arkadaşımdı telefonun ucundaki, okulu ücretsiz boyayacağını söylüyordu.O anki mutluluğumu sanırım tahmin ediyorsunuzdur. Nihayet bütün okul boyanmıştı. Daha iki hafta önce boynunu bükmüş bir çocuk gibi karşımda duran okul şimdi cıvıl cıvıl, pırıl pırıldı. Okul yavaş yavaş öğrencilerime layık olmaya başlamıştı. Sıra anasınıfımıza gelmişti.
Anasınıfımız bu sene 17 öğrencimizi misafir edecekti ama küçüktü .Çünkü zamanında öğretmen lojmanı olarak inşa edilen binanın bir odasında hizmet veriyordu sınıfımız.Gereken bütün izinlerden sonra iki odanın arasında bölme açarak sınıfımızı genişlettik. Altına halıfleks döşettik v.s. nihayetinde anasınıfımız da bitmişti ama biz de bitmiştik. Sırada tuvaletler vardı.Bir an önce yapılmalıydı ama nasıl? Artık bütün imkanları zorlamış, bütün olasılıkları tüketmiştik.
Hani demiştim ya umutların tükendiği son noktada yeni bir kapı aralanır hayata diye .Ve yine bir telefon. Telefonun ucundaki ses TOVAK .İmece projesinde okulumuzun seçildiğini söylüyordu.O anki heyecanımı Ünal Bey unutmamıştır eminim.Telefonu kapattığımda gözlerimin dolduğunu hatırlıyorum.Şimdi tuvaletlerimiz de pırıl pırıl. İşte bakın görün.
Kim demiş MAVİ GÖZLÜ DEV im ölmüş diye.Bakın da görün işte O'nun ruhunun ayrı ayrı bedenlerde yaşadığını ve hepimizi bir ettiğini, bakın da görün O'nun izinde yürüyenlerin kocaman yüreklerini… Teşekkür ederim kocaman yürekli melekler. Teşekkür ederim Füsun ALKAN UZUNER Hanım. 850 km uzaktan yavrularımın saçlarını okşadığın için. Teşekkür ederim yurdum seni yüceltmeye andlar olsun diyenlere omuz verdiğin destek olduğun için. Ben Gürhan ÖMEROĞLU.kalem arkadaşlarım Mustafa TURHAN, Ayşe ALTUNTAŞ ve bütün yavrularım adına size ve bu vakfa gönül veren herkese teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.
Gürhan Ömeroğlu Müd.Yet.Öğr."